12 Ocak 2008 Cumartesi

Çay koliz

İngiltere’den sonra geliyor Halkın yüzde 59’u çayı şekerle içiyor.Gelecek yıllarda Türkiye’de çay tüketiminin daha da artacağı ifade ediliyor. Türkiye’de nüfusun yüzde 90’ı, günde en az bir kere çay içiyor. Kişi başına tüketimde Türkiye İngiltere’den sonra dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Türk insanı için çayın günlük hayatta önemli bir yeri var. . Çay tüketiminin yüzde 65’i evde, yüzde 13’ü işte, yüzde 11’i misafirlikte, yüzde 5’i kafede, yüzde 4’ü kıraathanelerde, yüzde 2’si ise okulda yapılıyor. Türkiye kişi başına yıllık çay tüketiminde 2.3 kiloyla dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Halkın yüzde 90’ı, günde en az bir kere çay içiyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) aylık yayın organı Ekonomik Forum’da yer alan araştırmaya göre Türk insanı için çay, günlük hayatın vazgeçilmezleri arasında yer alıyorKişi başına tüketimde İrlanda 3.2 kiloyla ilk sırada bulunuyor. Özel harman yaparak içeceği çayı kendisi hazırlayanlar, toplamda yüzde 33’lük paya sahip bulunuyor İrlanda’nın ardından 2.6 kiloluk tüketimle İngiltere geliyor

Çayın kıymeti

Çayın yararları Washington da ABD Tarım Bakanlığı, Amerikan Kanser Vakfı ve Çay Konseyi nin ortaklaşa düzenlediği bir toplantıda ele alındıSonuçta çay içenlerde kötü kolesterolün üç haftada yüzde 10 oranında düştüğü belirlendi. . Tarım Bakanlığı ndan yetkililerin sunduğu araştırmaya göre çay kolesterolü düşürerek kalp hastalıkları riskini azaltıyor.Çay çok yakında insana en yararlı gıdalardan biri olarak kabul edilecek gibi görünüyor. ABD li bilim adamlarına göre, çayın kanser, kalp hastalıkları ve Parkinson a karşı koruyucu özellikleri bulunuyorMaryland teki Beltville İnsan Beslenmesi Araştırma Merkezi nde yapılan bir araştırmada bir gruba çay, diğerine ise renkli su verildi. Uzmanlar, çayda bulunan antioksidanların güneş ışığı, kimyasallar, stres ve birçok gıdanın hücrelerde yol açtığı hasarı tamir ettiğini belirttiler.

Dişlere çay faydalı

Aynı zamanda gıda artıklarının dişin üzerine yapışmasına sebep olan bakteriyel enzim glukosiltransferaz’ın etkisini yavaşlatıp, ağız hijyeninin korunması kolaylaştırıyor. Daha önce yeşil çayın sağlığımız üzerine etkileriyle ilgili pek çok araştırma yapılmış fakat ülkemizde de bolca tüketilen siyah çay ile ilgili dikkat çekici araştırmalara pek rastlanamamıştı.. Bu araştırma; siyah çayın içindeki bileşenlerin diş üzerindeki gıda artıklarında asit üretimini ve bakterilerin çoğalmasını yavaşlattıklarını gösterdi. Çayın içinde bulunan flor da doğal bir diş koruyucusu olarak etki gösteriyor. İsveçli araştırmacılar ise bu sonuçlara dayanarak gargara olarak bile çay kullanılabileceğini kanıtladılar.Çaya bir destek daha; içmiyorsanız bile gargara yapın. Floridalı mikrobiyolog Dr. Christina Wo’nun yaptığı bir araştırmaya göre çay ağız hijyenini bozan zararlı bakterilerle savaşarak dişeti hastalıkları ve çürüğün oluşumunu azaltıyor

zeneliği geçirmek için caya limon sıkın

Ancak, çay suyunun ortalama sıcaklığı 25 derece civarındadır. Üstelik bir bardak çayın tüketimi 5 dakika bile sürmemektedirLimonda bulunan C vitamininin, demir emilimini artırıcı etkisi vardır. Bunun yanında çayın olumsuz etkisini azaltmak için her öğünde mutlaka maydanoz, roka, yeşil biber, domates, salatalık, mevsimine göre portakal, mandalina, üzüm, şeftali gibi C vitamini açısından zengin bir sebze ve meyve tüketilmelidir.” Sıcağın, vitaminlerin etkisini azalttığına da işaret eden Budak, “Çok sıcak, bütün vitaminler için olumsuz bir etkendir. .Toplumda özellikle kadın ve çocuklarda en fazla görülen hastalığın kansızlık olduğunu, bunun temelinde sık doğumlar, yemeklerle birlikte içilen çay ile demir bakımından zengin yiyeceklerin tüketilmemesinin yer aldığını bildirildi.Bunu önleyebilmek için yemeklerden 1 saat önce ya da sonra çay içilmemelidir. Ayrıca, toplumumuzda kahvaltıda çay içme geleneği yaygındır. Çayın olumsuz etkisini önlemek için açık ya da limonlu çay içilmesi gerekir. Türkiye’de özellikle yemek sırasında aşırı çay tüketildiğini, bunun da kansızlığa neden olduğunu belirten Diyetisyen Dr. Nurten Budak, şöyle devam etti: “Yapılan araştırmalar, çayda bulunan bir takım maddelerin vücudun demir emilimini engellediğini gösteriyor. Biz de yaygın olarak sık çay içen bir toplumuz. Bu da kansızlık nedenlerinin başında gelmektedir. Doğumlar sırasındaki kan kaybı, henüz vücut tarafından yerine konulmadan yeni bir gebelikle tekrar kan kaybı olmaktadır. Bunun yanında beslenmeye bağlı yaptığımız hatalar da var. Bunların başında da demir bakımından zengin olan et, yumurta, mercimek, pekmez ve yeşil yapraklı sebzeler ile kayısı, incir, üzüm gibi kuru meyveleri tüketmiyoruz.”Bu nedenle limonlu çayda bulunan C vitaminin etkisinin azalması söz konusu değildir” dedi. Kansızlığın özellikle kadın ve çocuklarda en fazla görülen hastalıkların başında geldiğini ifade eden Budak, şu bilgileri verdi: “Kadınlarda görülen kansızlığın temelinde sık doğumlar yer almaktadır.

Çayın kalbe faydaları

Fazla miktarda (haftada 14 bardaktan fazla) çay tüketen deneklerde ise bu oran yüzde 44 olarak tespit edildi. Uzmanlar, siyah çayın kalp hastalarında damarların rahatlamasını sağladığını ve kanda pıhtı oluşmasını önlediğini belirtti.Flavonoids maddesinin, LDL kolesterolünün okside olmasını önlediği de vurgulandı. Amerikan Harvard Ünversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenneth Mukamal, özellikle yeşil ve siyah çayın aromasında kalp hastalıklarını önleyici zengin antioksidanların bulunduğunu söyledi. Konuyla ilgili araştırma, 1900 denek üzerinde Beth Israel Tıp Merkezi nde yapıldı. Kalp hastalıkları riskini azaltabildiği belirtilen antikanserojen falavonoids maddesi, siyah çayın yanı sıra yeşil çay, elma, soğan ve borklide de bol miktarda bulunuyor. Mukamal, kalp kirizi geçiren bin 900 hasta üzerinde 1 yıl süren araştırmalarında, haftada ortalama iki fincan çay içenlerde, içmeyenlere oranla ikinci bir kalp krizi riskinin yüzde 28 daha az olduğunu saptadıklarını kaydetti.İki farklı ülkede gerçekleştirilen iki çalışma çayın kalp krizini önlemede son derece faydalı olduğunu ve kalp krizi geçirenlerde de koruyucu etki gösterdiğini ortaya koydu. Kalp krizinden sonra üç buçuk yıl gözlenen orta derecede (haftada 14 bardak) çay tüketen deneklerde, çay içmeyen deneklere göre ölüm riskinin yüzde 28 oranında azaldığı belirlendi.

çaya şeker atmak için iki kere düşünün

Günde 5 adet çay ve kahve tüketildiğinde 100 kalori alındığını, bunun da azımsanmayacak bir miktar olduğunu vurgulayan uzmanlar, "Şekerin hiçbir besleyici değeri yok. Tümüyle boş kalori olarak yağa dönüşüyor" diyor.

Günlük yaşamda besin olarak kabul etmeden yenilen çikolata, gofret, içecek olarak tüketilen meşrubat ile çaya eklenen bir küp şekerde 20 kalori bulunduğunu belirtiliyor. Günün hız temposu içinde aşırı derecede tüketilen çay ve kahve yoluyla alınan şekerin boş kalori olarak yağa dönüştüğü belirtildi.


Olaya diğer bir açıdan bakıldığında ise günde tek şekerli 5 ardak çay içen kişinin, ilave şeker almaya gereksinimi kalmayacağı şeklinde.

Herhalde bu konuda da diğer konulara ışık tutan temel tüketim yaklşımını sergilemek en uygunu: "Azı yarar, ortası karar, çoğu zarar".

Bazı uzmanlar tozşeker veya kesme şeker yerine aspartam ve sakkarin gibi tatlandırıcıları önermekle birlikte bu tür tatlandırıcı kullanımının sakıncalarını ortaya koyacak büyüklükte epidemiyolojik çalışmaların olmaması ilgili diyet uzmanlarının bu önerilerine şüpheyle bakmamıza neden oluyor.

1 Ocak 2008 Salı

Hangi çay neye iyi gelir

IHLAMUR

Çünkü uzun süre kaynatılıp içilen ıhlamur size yarardan çok zarar verebilirÖzellikle akşam saatlerinde fazla içmemeye dikkat etmek gerekir, çünkü fazla miktarda alındığında uykusuzluğa sebep olabilir. Yapraklarında çok miktarda klorofil taşımasından dolayı, kansızlık durumunda kullanılmasında fayda vardır.Soğuk algınlığına ve öksürüğe karşı en etkili ve en yaygın olarak kullanılan doğal ilaçlardan biri olan ıhlamur, uykusuzluk, spazm ve kan dolaşımı bozukluklarında da kullanılır. Diğer çaylarda olduğu gibi ıhlamuru da hazırladığınız zaman için ve bir daha kaynatmayın..

YOGİ ÇAYI

Bu çayı hazırlamak için ufak bir tencereye bir parça kabuk tarçın, 4-5 kakule tanesi, 1 ufak kök zencefil, 2 karanfil ve 4-5 adet tane karabiber koyunTam da kış mevsimine uygun, yani ısıtıcı. Ayurvedik bir çay yogi çayı ve yoğun baharatların karışımından oluşuyor. . Üzerine 2 su bardağı su ilave edip 5 dakika kadar kaynattıktan sonra dilerseniz içine 1 tatlı kaşığı siyah çay ekleyip biraz demlendirip süzün.Hintli yogilerin içtiği baharatlı bir çay Dilerseniz sütle karıştırıp için.

ISIRGAN

Ayrıca nefrit, sarılık, idrar yolları taşları ve özellikle kansere karşı günde 3-4 fincan ısırganotu çayı çok yararlıdırÖzellikle metabolizma rahatsızlıklarına, mide, bağırsak, böbrek, romatizma ve gut hastalıklarına iyi gelir.. Isırgan çayını hazırlamak için kişi başına bir tatlı kaşığı kuru veya bir avuç taze ısırganotu yeterlidir. Isırgan, birçok rahatsızlığa iyi gelen ve sonbahardan ilkbaharın sonuna kadar bahçelerde bol miktarda yetişen bir ottur.

BİBERİYE

Özellikle kan dolaşımı hastalıklarına, romatizma ve astım hastalıklarına, mide ve bağırsak gazlarına karşı kullanıldığı gibi ağır yemeklerden sonra içildiğinde sindirimi kolaylaştırır. Hoş bir tat vermesi açısından biberiye çayına bir parça da kabuk tarçın atabilirsiniz.Bu güzel kokulu bitkinin kullanılmadığı hastalık yok gibi Ayrıca bronşit, öksürük, migren, gastrit, başağrısı, ağrılı adet, düşük tansiyon, kabızlık, safra kesesi taşı, ishal ve karaciğer rahatsızlıklarına da birebirdir.

REZENE

Rezene çayı özellikle gaz ve kramp ağrılarında, mide ve bağırsak rahatsızlıklarında kullanılır. Özellikle bebeklerin gazlı olduğu zamanlarda sık başvurulan bir ilaçtır rezene çayı. . Listeyi uzatmak mümkün: Hıçkırık, bulantı, idrar yolları iltihabı, böbrek taşları gibi birçok durumda rezene çayına başvurabiliriz.Öksürük ve soğuk algınlıklarında ve çocuklarda boğmaca hastalığı sırasında rezene çayı yararlıdır Rezene, Ege Bölgesi pazarlarında bahar aylarında bol bulunan bir bitkidir.

HİNDİBA

Romatizma hastaları ilkbahar ve sonbaharda 4-6 hafta arası sabah ve akşam hindiba çayı içerek kür yapabilirler ve faydasını da hızla görürlerKaraciğer hastalarının, romatizmalıların ve şeker hastalarının sofralarının baş köşesine oturtması gereken otlardan biridir hindiba ve bunlardan başka bağırsakları yumuşatır, müzmin romatizma, gut, böbrek ve safra kesesi hastalıklarında yararlıdır.Hem salatalarda, hem de haşlanarak zeytinyağı ve limon ilavesiyle kullanılabilen hindiba iyi bir idrar söktürücüdür Hindiba köklerinden yapılan kahve iyi bir iştah açıcıdır.. Hindiba çayı hazırlamak için kişi başına 1-2 tatlı kaşığı doğranmış hindiba kullanılır.

NANE

Nane çayı, mide ve bağırsak gazlarında, bulantı ve kalp çarpıntısında içilir. Sindirim sistemi rahatsızlıklarında, karın ağrısı, ishal, safra kesesi taşı, baş ağrısı, migren, sinüzit, diş ağrısı, halsizlik, bronşit, öksürük gibi rahatsızlıklarda da tedavi edici özelliği olan nane, nefes darlığında da şöyle kullanılabilir: Bir tülbentin üzerine bal konur, üzerine taze veya kuru nane yaprakları serpilir ve yatmadan önce göğüs üzerine bağlanır, sabaha kadar bırakılır.

KEKİK

Kekik çok güçlü bir antiseptik olarak biliniyor. Kekik yağıln baharatların karışımndan elde edilen timol birçok ilaçta, hatta ameliyatlarda yara temizlemek için kullanılıyor. Eski zamanlarda salgın hastalıklarda kullanılan kekik günümüzde de grip salgınlarında bol bol kullanılmalı. Ve boğmaca olana, öksürene, bronşite yakalanana, midesi rahatsız olana, ishal olana, adet sancısı çekene kekik çayı içirmeli. Böcek sokmalarında deriye sürülerek kullanılan kekik, cilt hastalıklarında da banyo suyuna atılarak kullanılabiliyor.

ZENCEFİL

Ayurveda ve Çin Tıbbı’nda 5 bin yıldır kullanılan zencefil, ısıtıcı bir ottur. Özellikle metabolizma rahatsızlıklarında temizleyici, düzenleyici ve canlandırıcı bir etkiye sahip. Ayrıca faranjitte, ishal, gaz gibi durumlarda, kan dolaşımını artırmak için, kas hastalıklarında ve romatizmal ağrılarda kullanılıyor. Soğuk algınlıklarında çayını içebilir, öksürük için zencefil, zerdeçal ve bal karışımını sabah ve akşam aç karnına şurup niyetine kullanabilirsiniz. Zencefil canlandırıcı olduğu için akciğerleri temizler, gazı önler ve terlemeyi artırarak cildin de temizlenmesini sağlar.

ADAÇAYI

Kızılderililerin kutsal bitkisi sayılan adaçayı, Akdeniz yöresinde bol bol yetişir. Antibiyotik ilaç görevi gören adaçayı diş eti rahatsızlıklarında ve boğaz ağrılarında çok yararlıdır. Sinir bozukluğu, baş dönmesi, titremeye iyi gelir ve menopoz döneminde karşılaşılan terlemeyi durdurur. Ayrıca dolaşım sistemi hastalıklarında, tansiyon düşüklüğünde, sindirim sistemi bozukluklarında, psikolojik rahatsızlıklarda, halsizlikte, sinir hastalıklarında da kullanılır. Özellikle boğaz ve ağız içi iltihaplarında günde birkaç defa adaçayıyla hazırlanıp soğutulmuş çayla gargara yapın, iyi geldiğini göreceksiniz.

ELMA

Elma, besin değeri dışında nefes darlığı ve kalp hastalıklarına karşı koruyucudur. Vücuttan toksinlerin atılmasına yardımcı olur, lifli olduğu için bağırsakları temizler, karaciğerinden şikayet edenler, romatizmalılar ve hatta şeker hastaları bile elmadan faydalanabilirler. Elma yatıştırıcı, uyku vericidir, baş ağrılarına iyi gelir. Taze elma suyu cilde sürüldüğünde dokuları sağlamlaştırır ve teni güzelleştirir. İlkbaharda toplanan elma çiçekleri kurutularak sonbahar ve kış aylarında kaynatılır, göğse ve öksürüğe iyi gelecek bir şurup elde edilir. Kurutulmuş elma parçalarından çay yapabileceğiniz gibi kabuğuyla küçük parçalara böldüğünüz elmaları kaynatarak içine isterseniz limon ve portakal koyarak çay olarak tüketebilirsiniz.